Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Öykümüz

Resim
Denizden esen ılık bir yel perdeyi havalandırıyor, yaz sıcağına karşı insancıkların dimağında bir harbe giriyordu. İçeride bulunan 3 kişi ise kâh donuk , kâh şüpheci bakışlarla ; suskun fakat birbirlerine küfürler savururcasına birbirlerini süzüyordu. Güneş yavaş yavaş kaybolurken içerdekileri son bir hamleyle yakmak istercesine yolluyordu sıcağını evin içine. Aslında şu anda içeride birbirini süzen bu üç kişi akrabaydı. Peki ne olmuştu? Neden düşman gibiydiler? İçlerinden birisi ; hafif tıknaz , yer yer terden sararmış beyaz çizgili gömleği , ayağından pek çıkarmadığı şalvarı ve başında bir takkesi , Yahudi hahamlarını andıran iki karışlık sakalı ve  kırış kırış olmuş yüzü ile Seyfullah Efendi idi. Seyfullah Efendi 60-65 yaşlarında mutaassıp biriydi. Seyfullah Efendi’nin tam karşısında oturan kişi ise; 40’lı yaşlarda kısa kır saçlı , gayet modern giyimli,  tıraşlı fakat bir o kadar da ekşi suratlı , Seyfullah Efendi’nin kız kardeşi Nebile hanımın eşi Haldun bey. Haldun bey ta...

Türkçülük Üzerine

      Türk milliyetçiliği yani Türkçülük siyasi partilerin ve partizanların idrak edebileceği bir şey değildir. Onlara göre sonunda rant olmayan iş saçma ve anlamsızdır. Onlar için Türkçülük de istismar edebileceklerini sandıkları şeylerden biridir.         Dikkat edin; bazen “benim kürt kardeşlerim, ermeni kardeşlerim, arap kardeşlerim” söylemlerini kullanırlar. Fakat  bu sözüm ona Türk milliyetçisi partiler , az evvel ifade ettiğim hitapları kullandıkları gibi , günü gelince 3 Mayıs’ı da anmayı ihmal etmezler. Peki nasıl bahsederler 3 Mayıs’tan? Şöyle ki “milliyetçiler günü” yahut “milliyetçilik günü” olarak. Haklarını yemeyelim;  bazıları da 3 Mayıs Türkçülük günü der. Şimdi bu partilerin partizanlarına , yani o siyaset çirkefindeki kirli zihinlere soruyorum ; hangi milletin milliyetçiliği? 3 Mayıs dünya milliyetçiler günü mü? Ha bir de Türkçülük günü diyenler var. Onlara da sormak lazım: Yılın geri kalan 364 gününde hangi bayraklara ...

3 Mayıs Ruhu

    Mert insana ait bir takım özellikler vardır. Mert insan dik yaşar, dik öldür.... Peki ya dik yaşamak nedir?      Dik  yaşamak evvela ilmi siyaset denen korkaklığın edebiyatını bilmemektir. Hani “her doğru her yerde söylenmez” diye bir söz dizisi var ya ; işte dik durmak “her doğruyu her yerde” haykırma eylemidir! Bundan başka mert insan eyyamcı da değildir. Onun “yağmur nerede tarla orada” mukabilinde bir tavrı olmaz. Makam mevki hırsı yoktur. Kimsenin şakşağına  da ihtiyaç duymaz. Hiçbir yabancı ve Türk ulusuna düşman fikrin sempatisini de taşımaz bünyesinde. Onun geçmişi çöplük değildir! Çünkü akıl ile hareket ettiğinden pişman olacağı işi zaten yapmaz. Öyle ki ölümünün ardından sorulduğu zaman; “ o musalla taşı musalla taşı olalı böyle Er görmedi” denir.      Evet mert insandan bahsediyoruz. Hele de Türkiye şartlarında mert insandan bahsediyorsak, o muhakkak Türkçüdür. Görüp göreceğimiz en mert insanların başında ise ; son Başbuğ ...

Çocuk

      Kimi yörelerde yonca adı ile bilinen bizim buralarda da asma denilen bitkiyi duymuşsunuzdur. Belki adını değil ama meyvesini biliyorsunuz : Üzüm ...        Bağları olduğu gibi evlerin önünde de yetiştirilen bir bitkidir. Özellikle Barak Türkmenlerinin yaşadığı ; Hatay , Gaziantep , Kilis , Adana , Mersin gibi şehirlerde bu bitki için hayma denilen iskeleler yapılır.  Bu iskeleler ağaçtan yapıldığı gibi demirden de yapılır. Ekilen küçük asma bitkisi uzun yıllar, boyuna budanır. Aynı zamanda hayma dediğimiz iskeleye tırmanacak seviyeye gelene kadar dik durmasını sağlamak gerekir.  Bu sebeple ya iskelenin dik duran bir ayağına ya da köküne yakın bir şekilde dikilecek dik bir çubuğa bağlanarak büyütülmeye çalışılır. Ağaç yaş iken eğilir misalindeki gibi ona da dik durması çiftçi tarafından çok küçük yaşlarda öğretilir . Bu dik duruş yıllar yıllar sonra ona büyük bir gölge , serin tatlı meyveler ve tazecik yapraklar kazandırır. Tıpkı bunun g...

ORTADA KUYU VAR

Çocukluktan hatırımda kalan bir oyundan bahsedeyim... Bazı yerlerde dokuz taş da deniyor bu oyuna. Belki şimdi hatırlamadığım isim veya isimleri de olabilir. Oyun şöyle oynanıyor: Dokuz kadar taş üst üste dizilir. Her oyuncunun atış sırası belirlenir. Atış yapacak kişi gerekli mesafede bekler diğer oyuncular bir koridor oluşturur. Atış ya bir başka taş ile yahut plastik bir top ile yapılır. Taşlardan kuleyi deviren kazanır. Bir oyuncu atış yaparken diğerleri “dikkatini” dağıtmak için bir tekerleme söylerler hep bir ağızdan: “Ortada kuyu var , yandan geç.”    Malum 10Nisan da yani dün gece sokağa çıkma yasağı ilân edildi. Biz bir şey dediğimiz zaman “size de yaranılmıyor” deniliyor. Kimseye hakaret , küfür etmişliğimizde yok halbuki. Sadece bir takım sorular sorduk. Bu yazı vesilesi ile bu soruları biraz daha arttırmak istiyorum. 19.03.2020 tarihi itibariyle vaka sayıları hızla artmış. Bir başka husus , yakın tarih olmasından dolay bahse değer buluyorum : 6 , 7 , 8 Nisan tarihl...

Gençlik

Ömrü feda et  kutlu yola: Ülküsüzlük ,hayvanda ola! Ey Türk! Çıksın yolun Turan’a!  Kopsun kıyamet, yak gençliği! Aç olanı doyurmak için, Üryanı hep  donatmak için , Budununu yükseltmek için; Yıkılsın acun ,yak gençliği! Senden olanı bil kardeşin! Dünya çadır Türklük güneşin! Türk! Senin olamaz  bir eşin; Bitsin yağılar ,yak gençliği! Türk için her şeyi hiç sayıp: Ömrün olsun bu yolda kayıp! Dünü her daim hatırlayıp! Yarının için , yak gençliği!

Ektoparizitler

Bu yazıda  hemen  her alanda karşılaştığımız ektoparazitlerden bir kaçına değinmek istiyorum. Onlardan birisi “kene”... Örümceğimsiler sınıfının , akarlar alt sınıfından , eklem bacaklı monotipik takımı ve onun üst ailesinden olan keneler ; zorunlu kan emici , ektoparazitlerdendir.  Bacaklarının uçlarında çengeller ve vantuzlar vardır. Deriye rahatça yapışarak hortumlarıyla kan emerler. Ön ayaklarının uçları dokunma ve koku alma için özelleşmiştir. İnsan ve hayvan hastalıklarının taşınmasında rol oynayan en önemli vektörlerdendir. Birçok ; bakteri , riketsiya , spiroket , virüs , parazit , mantar , protozoa  ve solucan kökenli hastalığa sebep olur. Ek olarak ; toksikozlar ,  felçler ve alerjik reaksiyonlara da yol açar.     Peki bu canlı nasıl ve ne zaman kanını emdiği konağı terk eder? Yeterince kan ile şiştiği zaman çengelini çıkarır ve kaçarcasına kendini vücuttan atarak uzaklaşır... Çok mu yavşakca ? Yavşak demişken ; yavşağın erişmiş hali ola...

Yürürüz

Herkes korkarken ölümlerden; Yürürüz meyinden  içmeye. Dalkavuklar sefa sürerken; Yürürüz cefalar  çekmeye. Sarayda dalkavuk dolanır, Memleketin suyu bulanır, El öpülür etek yalanır! Yürürüz tahtı hiç etmeye! Kimi yağlı aşın peşinde, Kimi buttan paylar derdinde; Haramiler  suyun gözünde; Yürürüz suyunu kesmeye. Soyumuz Oğuz’un soyudur, Yolumuz kutlu  Turan yoludur! Bize düşman piçin oğludur; Yürürüz Türk’ü baş etmeye!

Türklük Sevdası

Bir düşle başladı kutlu  sevdamız, Düş ki ; hakikat perdesi davamız. Soydaşlıktır hakikatten kastımız. Bu sevda Türklük ; bu dava Turan’dır. Bu kutlu sevda ; ne yakın ne uzak, Ne Arap’tır , ne Acem , ne de Irak, Ne serin gelir alna  ne de sıcak , Bu sevda Türklük ; bu dava Turan’dır. Enver’i yalın kılıçla koşturan Göğsünde o mitralyözü coşturan Çöle düşüren , kah dağlar aştıran  Bu sevda Türklük ; bu dava Turan’dır. Uğruna Kürşad’a saray bastırır, Gün gelir Mete’ye Çinli astırır, Atilla’ya Roma’yı da yaktırır, Bu sevda Türklük; bu dava Turan’dır. Kemal Paşa’yı  cepheden cepheye; Dövüştüren neydi yedi düvelle ? Savaştı  cebinde ölüm emriyle: Bu sevda Türklük ; bu dava Turan’dır. Hadsizlikle başlar kutlu sevdamız Had ki; hudutsuz olmaktır kastımız Çizilen sınırları tanımayız  Bu sevda Türklük; bu dava Turan’dır. 

Türk Devleti Türkçü Duruş

Devlet ; toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Devletin olmazsa olmaz işlevleri : Sosyal refah, iç düzen, sınır güvenliği , halk sağlığı için uğraşır, bundan meşruiyet kazanır. Hükümet ise bu mekanizmayı ve Devlet’in erklerini yönetecek seçilmişler grubudur. Hükümetler (diktatörlükler hariç) geçicidir , kendini yeniler. Devlet hele de “bizim” diyebildiğimiz devlet, kalıcıdır. Türk Devleti sürdürdüğü gelenekler itibariyle binlerce yıllıktır. Hükümet yahut rejimler misali Ad değişiklikleri olsa bile devlet sistemi hep aynı kalmıştı.   Öncelikle kavranması gereken şey bu : hükümet ve devlet aynı şey değildir.  Türk Ordusunun geçmişi ise İslamiyet’ten , Hristiyanlık’tan daha evvel , dedemiz Mete Han’a ; tarih olarak da milattan(İsa Peygamberden) önce 209 yılına dayanır. Güzellemeler yapmak maksadı ile doğru düzgün bir ordu geçmişi olmayan Arapların tarihine dayandırmak; yani “Peygamber Ocağı” d...

Düşümüz Turan

Yüreğimi yakıp gider, bu zaman Ne saatimiz bellidir , ne de an Döktüğümüz gözümüzden : yaş ve kan Gideriz  acundan düşümüz Turan Bu ömür onu sevmeye  yeter mi? Ölmelerle bu sevda  hiç biter mi?  Kaç bin yıllık  sabır mumu söner mi? Gideriz Acundan düşümüz Turan Bir Hürriyet ateşidir , sinemde Bir kardeş sevdasıdır bu, yürekte Koskoca mazi özlemi , gözümde Gideriz Acundan düşümüz Turan Gün gelir yıkılır zülüm, çıkar ay  Yine bize mesken olur , o Altay Oğuz Kağandan  emanet: Altın yay Gideriz Acundan düşümüz Turan             

Hadsize İhtar

Türkçülüğe düşman ,soysuz çetesi... Türkçülüğü yenmek haddi değildir! Kaldırsalar da Başbuğun resmini! Anısını silmek haddi değildir! Toplansa da hainler tek çatıda, Kudursa da bademler kalabada ; Bozkurtlar ayazı unutmaz asla ! Bozkurda it demek haddi değildir! Bugün varsın da onların olsun gün! Maziyi bir hatırla bizimdi dün! Yarın yine tuğumuz olacak kün! Yurdumuzu yıkmak haddi değildir!

Önemli

Nasıl anlatılır bu sevda  Anlatmak değil his önemli Bir çocuğun göz yaşında  Bir tufanı görmek önemli Hasım ile  anne karnında, Yahut daha on beş çağında, Fakültenin tam  ortasında, O uçmağa varmak önemli.  Dertlerine em olabilmek Umudu yılmadan diriltmek  Kavuştuğun günü düşlemek Birlik gününe söz  önemli Bu sevginin manası kutlu Cisme değil bu sevda yolu Şanın ünün olmayıp kulu Ömrünü vakfetmek önemli Oğlu şehit olan annenin Kerkük’ün , Musul’un Erbil’in Günü gelince de Tebriz in  Turan’da dermanı önemli

Uyanış şiiri

Karabağ’da yetim balalar için; Okunu en ileri salmalısın... Kerkük’te yurdu yanan Ata için; Yağıya eğri kılıç çalmalısın! Görüp kahpenin sinsi oyununu, Kurtulup gafletten kaldır boynunu, Mayıs sabahı toplayıp toyunu; Gazi Paşa gibi saldırmalısın! Ne gelir elimizden deme asla! Bu kokuşmuşlar çağı bitmez sanma Ümidi kaybetmek yakışmaz sana. Sultan Baybars’ı unutmamalısın! Düşmanların olsalarda çok güçlü: Yaksalar bile; evi barkı köyü, Dün saldıran itlerin hepsi ölü! Emir Timur’u hatırlamalısın. Bütün kuvvet  senin kutlu özünde! Bağrında yanan o aşkın közünde! Emri vermiş Kemal Paşa sözünde: Türk’e  uzanan eli kırmalısın!

Anda

Boğazımıza kadar dert olsa da, Ümidi kesince olmuyor  anda! Kurtlar ölüp eşekler çoğalsa da, Kavgaya girmeden olmuyor anda! Başlar geçim kaygısı taşısa da, Arsız edepsiz yürünemez  yolda; Helal lokma uğruna savrulsak da, Kerkük’ü unutmak olmuyor anda. Bugün birlikten, dirlikten düşsek de: Arzusuz  varılamaz , o kuvvete! Hasmın kastı ,  türlü olsada   bize , Beraber olmadan olmuyor anda! Elde pul gibi para olmasa da, Günü gelince “yok” paylaşılsa da, Düşmanın bir  tozdan  zengin olsa da, Ardan  taviz vermek olmuyor anda! Tebriz , Musul , Türkistan olmayınca, Kutlu Turan yolu yokuş olur da  ; Yiyecek ekmeğimiz  olmasa da: Canan düşlemeden olmuyor anda.

Değil

Yıkılmaz denen ne varsa acunda Gün olur yıkılır , yıkılmaz değil Tabiatta  her şey döner aslına Ulu Turan  da olur, olmaz  değil Dün dolaştığımız  o kutlu yerler  Bugün  yerlerinde yeller mi eser Mazi oldu sanma kahraman Alpler  Bir gün kavuşuruz, kavuşmaz değil Hürriyet için kılıcı kuşanan  Atıyla,  kızıl mitralyöze koşan Budunu  için gece   saray basan O Alpler dirilir , dirilmez değil  Rumeli’nde   çeteleri dağıtan Çanakkale de , Kut’ta  destan yazan Vatanı için nice  kurşun  yakan  Yine Samsun’a çıkar  , çıkmaz deģil Komünist havlar parası bitince  Liberal daha çoğunun peşinde   Siyonist’i soygunculuk derdinde  Eni sonu Türkçülük , başka  değil.                                       Hasan Sarcan                     ...

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ

Büyük Ortadoğu Projesi Büyük Ortadoğu Projesini idrak için evvela “Ilımlı İslam” nedir sorusunun cevabını bilmek gerekecek. Ilımlı İslam Projesi; daha liberal, daha Amerikancı, daha İthalata dayalı bir fikirdir. Fikrin asıl üreticisi Graham Fuller ’dir. Fuller ; 1977- 80 yılları arasında Türkiye de yaşamış, CIA nin Türkiye İstasyon Şefliği görevini yürütmüş ,”Türkiye’nin kürt sorunu” , “Yeni Türkiye Cumhuriyeti”, “İslamsız Dünya” gibi kitapların yazarıdır.          Fuller bir kitabında, akıl aldığı ve teşekkürü borç bildiği dostlarını listelerken, Türkiye’den şu isimlere yer veriyor: Fehmi Koru, Fethalar Gülen, Cengiz Çandar, Şerif Mardin, Ruşen Çakır, Hakan Yavuz, Nilüfer Göle. Görüldüğü üzere bu isimler tamamı Siyasal İslamcı/yeşil komünist kimselerdir. Ilımlı İslam; Ümmetçiliğin yeni versiyonudur ve siyasal İslamin yükseliş devridir. 1980 öncesi dönemde Siyasal İslam daha çok komünist ağza sahip idi. Fakat Ilımlı İslam ile birlikte bütün eksen kaydı.  ...